22 Ekim 2014 Çarşamba

22.10.2014 - ŞAMPİYONLAR LİGİ KUPONU

511 : Atletico Madrid - Malmö : 3.5 üstü (2.05)

Atletico 2 den fazla gol bulur ve en az bir tane mutlaka yer. Güzel oranlı 3.5 üstü tercih edilebilir.

513 : Galatasaray - B. Dortmund : KG Var (1.50)

Mutlak galibiyet arayacak Galatasaray golü bulacaktır. Hızlı ataklarıyla meşhur Dortmund karşısında da özellikle bu sene formsuz Semih'li defansıyla golü muhakkak yer.

514 : B. Leverkusen - Zenit : KG Var (1.50)

Maçlarının %90'ında gol atan Zenit bu maçta da gol atar,ev sahibi ekipteZenit karşısında boş durmaz.

515 : Liverpool - R. Madrid : 3.5 üstü (1.85)

Günün en güzel maçında bol gol olur. Dünkü maçların devamı şeklinde geçeceğini düşündüğüm maçın +7'ye de gitmesinden korktuğum için 3.5 üstü tercih ettim. +7 olmaz diyenler oranı biraz daha arttırmak için 4-6 gol,sürpriz arayanlar da +7 bile deneyebilirler.

518 - Olympiakos - Juventus : 2.5 altı (1.55)

En fazla iki ekipte birer gol atar. Ötesi olmaz.

Toplam Oran : 13.22

21 Ekim 2014 Salı

21.10.2014 - ŞAMPİYONLAR LİGİ KUPONU

Başladıktan kısa süre sonra zorunlu sebeplerden dolayı ara verdiğim blog'a Şampiyonlar Ligi kuponuyla tekrar yazmaya başladım. Bol şans.

450 : Barcelona - Ajax : 02Ç (1.68)

Her ne kadar Barcelona'da olsa ev sahibi takım,Ajax'a karşı 2 handikapı geçeceklerini düşünmüyorum.

452 : Chelsea - Maribor : H1 (1.40)

Chelsea'nin bu maçta handikap yapamaması sürpriz olur. Oranı arttırmak isteyenler 1.75'den 2 handikapı da deneyebilir.

454 : Porto - A. Bilbao : 1 (1.50)

Ligde son 6 maçını kazanamayan Bilbao,Şampiyonlar Ligi'nin tecrübeli ekibi karşısında fazla direnemezler.

455 : Roma - B.  Münich : KG Var (1.40)

Münich'in gol atma ihtimali bence %100. Ligde bir maç ve Şampiyonlar Ligi'nde City deplasmanı hariç Roma'nın en az attığı gol 2. Bunlardan birini de Münich'e karşı atabileceklerini düşünüyorum.

456 : Schalke - S. Lisbon : 2-3 Gol (1.80)

Schalke'nin ligde oynadığı 8 maçın 6'sı ve ŞL grubundaki 2 maçı da 2-3 gol aralığında bitmiş.Lisbon'un da ligde ve grupta oynadığı maçların yarısı bu şekilde. Bu maçın da 2-3 gol biteceğini düşünüyorum.

Toplam Oran : 8.89

21 Kasım 2011 Pazartesi

Önemli Olan (Ellerinin) Boyu Değil,İşlevi (Beşiktaş - Galatasaray)

Fatih Terim,beklendiği gibi beraberlik isteyen bir kadroyla çıktı sahaya. İnönü deplasmanında,genelde diğer maçlarda orta sahadaki pas trafiğinin son halkası haline gelen Sabri'nin yedek oturması da topu ayağında tutmak isteyen Galatasaray için mantıklı tercihti. Elmander ileride yalnız kaldığı için genelde aldığı toplar kısa sürede Beşiktaş'a geçtiğinden ilk yarıda Galatasaray pek de etkili değildi.

Elleri küçük olduğu için başka bahane bulamayanlar tarafından eleştirilen Muslera,boşuna dünyanın en iyi 7. kalecisi seçilmediğini gösterdi dün. Gerek yer tutuşu,gerekse Sivok'un kafası ve son saniyedeki Riera'nın ters topunda gösterdiği reflekslerle iyi kaleci olduğunu bir kez daha ispatladı. Maçtan sonra beraberliği kurtaranların başında gelen Muslera'nın gösterdiği performansın bir iki cümleyle geçiştirilmesi de manidar.

Oyuna sonradan girenler pek varlık gösteremedi Galatasaray'da ki zaten Riera kendisi gibi oynadı,Sabri de girdikten 10 dakika sonra çıktı. 65. dakikada son değişiklik olarak Baros'un girmesi de Fatih Terim adına ilginç bir tercihti.

Maçtaki Galatasaray adına en etkili hücumda topun Hakan Balta'yla buluşması da genelde o noktalara gitmemek için büyük çaba sarfeden futbolcu için "Keşke bu pozisyonda da orda o olmasaydı" dedirtti. Vuruş olarak açısını Cenk çok iyi kapattı ama Kazım'a atmaya çalıştığı pas da o derbide forma giyen bir futbolcuya yakışmadı.

Maçta iki oyuncunun sakatlanarak oyundan çıkması maçın kıran kırana geçtiğinin göstergesiydi. Maçın içinde de derbilerde beklenen gergin ortam saha içinde oluşmadı. Maçtaki tek gergin ortam Van için örnek davranış oluşturmaya çalışanların Eboue'ye yaptığı çirkin davranış sırasında oldu. Maçtan sonra televizyonlardaki yorumlarda sahaya pet şişeleri,çakmakları fırlatan taraftar yerine,o şişe kafasına gelmeden yerde yattığı için Eboue'nin eleştirilmesi de şike olaylarına adını bir türlü karıştıramadıkları Galatasaray'ı başka yollardan karıştırmaya çalışılmasının bir kanıtı gibiydi.

Her ne olursa olsun İnönü deplasmanından beraberlikle dönmek kötü sonuç değil. Baros'un form tutmasıyla daha fazla dakika alacağını düşünüp gol yollarındaki sıkıntıyı biraz olsun azaltacağını düşünürsek Galatasaray'ı daha az sıkıntılı günler bekliyor ileride.

H. Furkan Ahi



5 Kasım 2011 Cumartesi

Tek Eksik Gol (Galatasaray - Mersin İY)

Geçtiğimiz haftalardaki Süper Lig maçlarının geneline baktığımızda bu maçın onlara oranla çok çok zevkli geçtiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Tabi bu söylediklerimiz futbol severlerin geneli adına. Aynı şeyi Galatasaraylılar adına söylemek mümkün değil.

Galatasaray belki de bu sezonun en çok pozisyona girdiği 90 dakikasını oynadı. Ama evinde oynadığı her maç en az 2 gol atan takım bu maçta golü bir türlü bulamadı.

Transferlerin en kötüsü Riera bu maçta da görüntüsünü bozmadı. Zaten ilk yarının son dakikasında oluşan penaltı da onun topu kaybetmesinden oluştu.

Penaltıyı kurtardıktan sonra Muslera'nın hırslı sevinciyle beraber gözlerinin dolması , onun da medyada oluşturulan gereksiz eleştirilerden ister istemez etkilendiğini gösteriyordu.

Enduka'nın kaçırması atmasından zor olan pozisyonda topu direğe vurmasından sonra maçın kader anı bu diye düşünmüştüm. Aslında öyle de oldu. O pozisyondan sonra Galatasaray ilerleyen dakikaların da etkisiyle rakip kaleye daha sık gelmeye başladı ama o top bir türlü ağlarla buluşmadı.

Enduka'nın pozisyonunun benzerini kaçıran Elmander bugün şanssızlığıyla göze çarptı. Sabri'nin olmadığı bir takımın pas trafiğinin çok güzel işlediğini ve Eboue'nin gerçek yerinin sağ bek olduğunu gördük bu maçta. İkinci yarıdaki kadroda Kazım takımın aksayan tek ismiydi. Hızlı atağa çıkmaya çalışan takımın bir çok pozisyonunu ayağına top geldiği zaman el freni çeker gibi yavaşlattı çoğu zaman. Ayhan oyuna girdikten sonra ileri çıkan Melo'da "acaba Selçuk'la daha sık mı yer değişseler" sorusunu getirdi aklımıza dikine oynadığı toplarla.

Fenerbahçe'nin 3 puan kaybettiği bu hafta,kendi evinde kazanması tabi ki çok güzel olacaktı Galatasaray'ın ama sonuçta alınan 1 puan. Kaybedilen 2 puanı sonradan çok arayabileceğimiz gibi,bu kazanılan 1 puan da    daha fazla önem arzedebilir ilerleyen haftalarda

Bugünkü güzel şeylerden biri de Galatasaray'ın kazanma azmi , pozisyon bolluğu ve Semih Kaya'ydı. "Bu adamlar Galatasaray'da oynuyor,tabi ki bu kadar hırslı olacaklar" diyebilirsiniz ama geçen seneki takımdan sonra takımı bu halde görmek gerçekten mutluluk verici. Semih'in de bu performansını gördükten sonra Bülent Korkmaz Hamburg maçlarında Kewell'ı stoper oynatmanın pişmanlığını yaşıyordur herhalde. Taraftar soru işaretleriyle izlemeye başlasa da Semih'i,bugünkü görüntüsüyle Gökhan'dan ve Servet'ten daha güven veren bir görüntüsü vardı.

Milli maç arasından sonra bu sezonun şimdiye kadarki en ciddi sınavı olan Beşiktaş deplasmanı var. Takım Milli maçlardan sonra sakatlıklardan dolayı eksilmezse , iyileşenlerle beraber daha iyi performans gösterecektir İnönü'de.

Galatasaray futbol olarak doğru yolda ilerliyor. Orta sahayla forvet arasındaki uyum da arttığı zaman bu takım bugünkünden daha fazla rakip sahada oynamaya başlayacak ve daha fazla gol bulacak. Kazanma alışkanlığını elde eden bir Galatasaray bu ligde kolay kolay fire vermez.

Furkan Ahi

2 Kasım 2011 Çarşamba

03.11.2011 PERŞEMBE KUPONU

569 - Lazio - Zurich : 1 (1.30)

Ligde yoluna dolu dizgin devam eden Lazio , kupada istediği sonuçları alamıyor fakat grupta az da olsa kendilerini rahatlatabilmek adına bu maçı kazanmak zorundalar. Lazio gibi rakibine oranla daha güçlü olan takımın Zurich'e puan kaptıracağını zannetmiyorum.

571 - Mac. Tel Aviv - Stoke City 2 (2.10)

İngiliz ekibi grubun en zayıf takımını rahat geçecektir. Açıkcası oran yüksekliğiyle şaşırtıyor fakat bu oranın Maccabi'nin grupta son şansı olduğu için maça yükleneceği tahmin edilerek verilmiş olduğunu düşünüyorum. Ne olursa olsun Stoke kalitesiyle bu maçı kazanacaktır.

572 - PSG - S. Bratislava : H1 (1.45)

Man. City'le beraber bu sezon parayla saadet olabileceğini gösteren PSG ilk maçta 9 kişi kaldığı maçta rakibini yenememişti fakat bu sefer durum farklı olacaktır. PSG kat kat üstün kadrosuyla gruptan çıkma adına pek de ümitli olmayan rakibini rahat geçecektir.

583 - Celtic - Rennes : KG Var (1.55)

Kaybedenin gruptan çıkma şansının azalacağı bir maç. Celtic kendi evinde olduğu için maça asılacaktır,fakat Rennes'te her maçta gol atabilecek potansiyele sahip bir takım ve gruptan çıkma şanslarının yüksek olabilmesi için gol bulmaları gerekecek. İki tarafında gol atma ihtimali yüksek maç. İlk tercih karşılıklı gol ama sistem kuponu yapacak arkadaşların 0'ı da denemelerini tavsiye ederim.

Toplam Oran : 6.13

02.11.2011 ÇARŞAMBA KUPONU

542: Leeds – Blackpool: üst (1,50)
İç sahada iyi top oynayan Leeds son iki haftadır puan kaybı yaşıyor. Bu maç bir adım önde gözükse de rakip geçen sene Premier Lig'den düşen Blackpool. İki takımda golcü takımlar. Öncelik 2.5 gol ve üzeri.


543: Ajax – Dinamo Zagreb : 1 (1,30)
Grupta 4 puanı bulunan Ajax, deplasmanda 2-0 yendiği maçı evinde rahat kazanır. Oran yükseltmek isteyenler handikaplı Ajax galibiyetini deneyebilir.


547: Lyon – Real Madrid : 2 (1.45)

Son lig maçında Sociedad deplasmanında tek golle kazanarak iddaacıları şaşırtan Real Madrid,bu maçta rakibinin de daha dişli olmasından dolayı golcü kimliğini daha ön plana çıkarır ve bu maçı kazanır.


550:Villareal- Man. City: 2 (1,45)

Man. City ligdeki performansını burada da devam ettirir ve bu sene bir türlü isteneni veremeyen istikrarsız Villareal'i yenerek Şampiyonlar Ligi'nde de yoluna devam eder.


Toplam Oran : 4.09

26 Ekim 2011 Çarşamba

Katilin Adı : Abdullah Yılmaz ve Yardımcı (!) Serdar Diyadin

Hem bu maçın,hem Süper Lig'in hem de Türk hakemliğinin katildir Abdullah Yılmaz ve Serdar Diyadin bu akşamki yönetimleriyle.Bir takımın emeği bu kadar kolay çalınmamalı.

Maçın içindeki pozisyonları,golleri konuşmaya gerek bile yok bu maçta. O gol kaçmasaydı,bu pozisyon ofsayttı demenin hiç bir anlamı yok. Hakem (!) tamamıyla maçın önüne geçerek bu yorumlarımızı içimize gömmemize sebep oldu zaten.

Servet'e gösterilen kırmızı kartın akılla mantıkla açıklanabilir bir yanı yok. Gerek tribünlerden,gerek futbolculardan ve hatta hatta maçı anlatan spikerin tepkisinden bile bunu anlamamız mümkün. Sabri ilk gördüğü sarı kartta yaptığı itirazın kat kat fazlasını kırmızı kart görmeden bir pozisyon önce yapıyor ama bir şey veremiyor hakem,faulle alakası olmayan pozisyonda ise Sabri haklı olarak çileden çıkıyor ve hırsıyla beraber verdiği tepkide kırmızı kartı görüyor. Gördüğü kart doğru fakat Sabri neden o derece sinirlenecek pozisyona geldi,onu sorgulamak lazım demem lazım ama sorgulamaya gerek yok galiba,her şey açık. Engin Baytar'ın 5. dakikada gördüğü kartta aslında maçın bu noktalara geleceği az çok belli gibiydi. Zaten maçın başlarında hakem de kendini kaybetti ve özellikle kırmızı kartlardan sonra Galatasaray aleyhine verilmesi gereken faulleri , kartları bile çalamaz oldu.

Serdar Diyadin'in adı yardımcı ama bugün hakemden çok Gaziantep'e ve Galatasaray'ın zirve yarışındaki rakiplerine yardımcı oldu. Abdullah Yılmaz da önümüzdeki bir kaç hafta içinde , değil Süper Lig'de,Bank Asya 1. Lig'de bile maç alırsa Ali Dürüst'ün "Talimatla çıktıklarına inanıyorum" açıklamalarına hak vermek zorunda kalacağız. Çünkü bu yönetimi gösteren bir hakemin bir kaç hafta değil sezon sonuna kadar maç alamaması lazım.

Hakemlerin bugünkü idaresinden sonra daha önceki iki yazımda bahsettiğim "Galatasaray aleyhine düdük çalma alışkanlığı" mevzusu da %100 haklılık noktasına doğru gidiyor gibi gözüküyor. Gerçi bugün bunu hakem 3'lüsü bu mevzuyu biraz abarttılar.

Keşke normal 11'e 11 bir maç olsaydı da Gaziantepspor o şekilde kazansaydı ve bugün hakemi değil de Muhammet , Cenk Tosun , Olcan konuşulsaydı televizyonlarda. Açıkçası bu maçtan sonra Beşiktaş - Fenerbahçe derbisinde de bir hakem komedisi yaşanılmasından korkuyorum.

İnşallah bundan sonra hakemler bu şekil yönetim göstermezler de , şike , Play - Off , deplasmana taraftar götürmeme gibi kararların futbolun önüne geçtiği bu lig biraz daha zevklenir ve biz de izlediğimiz maçlarda futbol adına daha fazla tatmin oluruz.

H. Furkan Ahi